6 Nisan 2012 Cuma

Mısır Macerası 2.Bölüm

İki deli aşığımız deveden eşyaları indirdiler ve deveyi bir kenara bağladılar. Artık çadırı kurma zamanı gelmişti. Çantadan gerekli malzemeleri çıkardılar ve çadırı kurmaya koyuldular aradan yarım saat geçti hale kuramamışlardı. En sonunda Tuna'nın çabaları sonuç verdi. Çadırlarını kuran gençler çölün kavurucu sıcağında çok yorulmuşlar ve acıkmışlardı. İkisi de ateş yakmak için çalı çırpı aramaya koyuldular. Biraz topladıktan sonra ateş  yaktılar ve yanlarındaki yemekleri pişirdiler.Gençler çok yorulmuştu hemen yemeği yedikten sonra oldukları yerlere uzandılar.Gökyüzü inanılmaz derecede güzel gözüküyordu o an orada bir romantik bir hava oluşmuştu çiftlerin arasında.Gen kız kafasını Tuna' ın göğsüne koydu ve aşkım seni çok seviyorum diye mırıldandı. Delikanlı ise bende seni seviyorum birtanecik aşkım dedi ve kızın yanağına bir öpücük kondurdu.Gençler yorgunluklarından dolayı orada sızıp kaldılar. Bir saat kadar zaman geçtikten sonra ne olduğunu anlayamadan bir bağırma sesiyle uyandı genç.Gözlerini ovuşturarak etrafa bakıyordu ve Derin'in ayakta zıpladığını , üzerindeki tişörten bir şeyler çıkarmaya çalıştığını gördü. Genç kız ne bakıyorsun öyle be gel çabuk buraya dedi. Tuna hemen kızın yanına koştu ve ne oldu aşkım diye soru sordu sus ve yardım et. İçimde bir şey var geziyor diye söylendi. Genç çıkar aşkım tişörtünü çabuk dedi. Genç kız üzerindeki kıyafeti çıkardıktan sonra yere küçük bir böcek düştü ve genç bu muydu bu kadar bağırıp çağırman diye dalga geçti. Tuna kızın üstündeki tişört çıkınca içinden çapkınlık düşünüyordu. Hadi gel aşkım çadıra girelim oraya böcekler girmez gel hadi bak sarılıp uyuyalım dedi kıza. Kız hayır olmaz ben uyumayacağım diye inatlaştı.Genç ben çadıra gidiyorum o zaman sen kal bura tek başına ne yaparsan yap dedi ve çadıra girdi. Kız beş dakika geçmeden aşkım diye bağırarak çadırın içine koştu. Biraz ağır , birazda sakar olan genç kız az kalsın o kadar çabalayıp zor yaptıkları çadırı yıkıyordu. Çadırın içine giren kız, hemen aşkına sarıldı ve bitanem burada olmaz değil mi o böceklerden dedi. Yok aşkım olmaz burada böcek falan ben korurum seni merak etme dedi ve omuzuna bir öpücük kondurdu. Kız  üzerinde atletten başka bir şey olmadığını anlayınca, önceden çadırın içine koyduğu hırkayı giydi. Çöl akşamları soğuk olurdu çünkü. Artık uyuma vakti gelmişti , iki çift birbirlerine sımsıkı sarılarak derin bir uykuya dalmışlardı.
Sabahın erken saatlerinde çadırın içine giren güneş ışıklarıyla uyanır kız ama genç başına battaniyeyi çekmiş horul horul uyumaktadır. Kız aşkısını uyandırmak ister öperek.Bir defa öper tık yok ,ikinci defa olur yine bişe yok üçüncüde sanki uyanıyor gibi yapar genç , kız anladı uyanık olduğunu bu sefer dudağına bir öpücük kondurur. Genç hemen öpmek için kalkıverir. Kız bir tane yumruk ata omzuna pislik benle oyun mu oynuyorsun der kalk hadi bir işe yaradığından yok zaten der. Oğlan ise tabi canım bu kadar yolu kimin sayesinde geldiniz , çadırı kim kurdu derken kız hadi tamam aşkım kalk hadi kahvaltı yapalım da şu sabahın serin vaktinde yola çıkalım der.Tuna üzerini giyer ve tek ve çok sevdiği aşkısıyla kahvaltılarını yaparlar ve yola çıkmak için eşyalarını toparlarlar.